FENER RUM LİSESİ

1024 680 Armağan Portakal

Bugün, öyle tarihi bir binayı ziyaret ettim ki… Tuğlaların rengi nedeniyle “Kırmızı Okul” olarak da anılan bu görkemli binanın içine girdim. Gezginler Kulübü olarak oradaydık. Kulüp başkanı Prof. Dr. Orhan Kural’ın öğrencilerle söyleşisi vardı. Konferans salonuna girince güzelliği karşısında hareketsiz kalıyorsunuz. Tam o sırada cin gibi iki kız öğrenci Despina ve Melissa yanıma geldi, merak ettiklerini sorabilirsiniz dediler… Hemcinslerimin böyle medeni cesareti olması beni ayrıca mutlu ediyor…

Ben hem not alarak hem de fotoğraf çekerek değerlendirdim. İşte paylaşıyorum:
– 1454 yılında okul olarak yapılmış…
– Sadece rum kökenli öğrenciler eğitim görüyor. Özel bir okul… Yatılı değil. Büyükada’da oturan öğrencileri bile var…
– Orta ve lise seviyeleri bulunuyor. Toplam 52 öğrenci var, sanırım 23 öğretmen (öğretmen rakamı artı-eksi olabilir sapabilir) Bazı sınıflar 2-3 kişilik… Despina ve Melissa’nın sınıfı çok kalabalık (!!) 10 kişi…
– Öğretmenler genellikle Türk, Yunanistan’dan gelen öğretmenler var.
– Bir vakıf okulu.
– Türkçe – Yunanca – İngilizce eğitim var. Zaten herkes Türkçe konuşuyor…
– Dans, behçecilik gibi sosyal dersleri var.
– Okulun üniversite başarısını soruyorum diyorlar ki “Kişiye bağlı, kendisi çalışırsa yapabilir” diye akıllı bir cevap veriyorlar…
– Rumların 3 tane okulu var. Fener Rum Lisesi adı üstünde Fener semitnde. Zapyon ve Zoğrafyon ise Taksim’de bulunuyor.
– Patrik, Fener Rum Lisesi mezunu olduğu için içlerinde en önemlisi bu okul.
Okulu dolaşamadık. Çünkü seminerle birlikte ders bitti ve servislere binip öğrenciler gitti. Okul da kapanıyordu… Fakat gerek konferans salonu, gerekse sınıflar, merdivenler bile okulun görkemini yansıtıyor. Dmdik ayakta, bakımlı bir bina. Yüzlerce yıldır eğitime hizmet ediyor. Çocuklar üstlerindeki sorumluluğu biliyorlar diye düşünüyorum. Burası sadece bir okuldan öte tarihi bir miras…

*** *** ***
Prof.Dr.Orhan Kural seminerinden kısa notlar:
Yaşam bir gündür o da bugündür diye başladı Kural. İşler iyi gitmiyor diye ekledi ve devam etti.
– Yaklaşık 20 gün önce bilim adamları bildiri yayınladı. Dünyanın 40 yıl ömrü kaldı. bu tüketim hızıyla giderse…
– Üzerindeki hiçbirşey markalı ve pahalı değil. Üstelik ikinci el… Tüketim endüstrisine karşı durmaya çalışıyor. Kimse üzerindeki markalarla anılmayacak, ürettiği işle anılacak diyor.
– Çocuklara öğüt verdi: Her gece yatmadan kendinize sorun “Bugün kendimi geliştirecek ne yaptım?”
– Mesela yere tüküren birine gidip “Yere bir şey düşürdünüz!” dedik mi?
– En fazla ekmek israfı bizim ülkemizde…
– Uyuyan bir insanı bir şekilde uyandırabilirsiniz. Uyuma taklidi yapan birini asla uyandıramazsınız!
– Somali’de her gün saat:16.00’da ve hergün aynı yemek veriliyor. Çocuklar ve halk sıraya geçiyor. Hiçbir beklentileri ve soruları yok. Ekstra istekleri yok. İtiş kakışları yok. Bu durumu öyle kabüllenmişler ki, içler acısı.
– Mutluluk nedir? Mutluluğu ufak detaylarda arayın, markalarda ve tüketimde aramayın.
– Cikletleri sağa sola atmayın. Yemek sanarak yiyen kuşlar acı çekerek ölüyor.

13 Kasım 2013

Vikipedi

Leave a Reply

Your email address will not be published.