Sosyal medya CANDIR! Şimdilik öyle! diyorum ve iddia ediyorum ki bunlar iyi değil çok iyi günlerimiz. Henüz!
Bilimsel değil içsel ve sezgisel! Ee bu blog benim günlüğüm, kafama göre takılmakta özgürüm.
Hepimizin birden fazla sosyal medya hesabı var. Benim mesela; instagram, facebook, X, YouTube, Spotify, Linkedin, Threads, WhatsApp var. Hatta armaganportakal, torlakciftligi, blend1601 falan derken bazı medyalardan kaçar kaçar diyeyim.
Banka hesaplarımız, akıllı evlerimiz, navigasyonlar, bloglar… Domainlerimizi satın aldığımız siteler. Hostingler. Ne bileyim yazdıkça ürküyorum. Yakında galiba “herşey” diyeceğimiz bir oluşuma gidiyor.
Şu anda sosyal medya şirket sahipleri bizleri kendilerine çekmek için kırk takla atıyor. Aaa aslında emin değilim onlar minik ve pörsümüş bir havuç gösteriyor biz koşa koşa gidiyoruz. Her sosyal medya şirketi kendi havuzunda daha çok zaman geçirelim diye algoritma yapıyor, keşfete düş diyor, şu saatlerde şunu yap diyor. Biz faniler kral ve kraliçe edasıyla sosyal hesaplarımızda cirit atıyoruz.
Olumlu yanları da çok. Dünyayı küçülttü bize. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Uzmanlara ulaşmak da. Satış yapıyorsak vitrinimiz oldu. Sözümüz varsa kendi ekranımıza dönüştü. Yeteneklerimizi daha geniş kitlelere hatta meraklısına ulaştırma imkanı verdi. Gerçekleri su yüzüne çıktı sayesinde.
Diğer yandan kirli bilgi arttı. Fenomen zırvalığı arttı. Nitelikten ziyade nicelik önem kazandı. Takipçi sayıları toplumdaki yerimizi belirler oldu. Aldığımız like’ler, post altına yazılan yorumlar kadar olduk.
Neyse uzatmıyorum çünkü bu yazının konusu bu değil!
Üstelik her şey bedava!
İşte benim distopya kurgum burada başlıyor. Bunlar cidden iyi günlerimiz. Bol keseden hesap sahibi olmak. Bol keseden yorum yapmak. Bol keseden emoji kullanmak. Bol keseden video koymak. Her şey bedava.
Bu data nerede?
Peki bunca yazı, fotoğraf, video, yorum, canlı yayın, yazı vs nerede depolanıyor? Görmediğimiz, sanal bir ağ üzerinde düşündüğümüz bu data fiziksel bir yerlerde depolanıyor mutlaka. Gittikçe büyüyen, gittikçe büyük alana ihtiyaç duyan bir alan. Depolamayı sürekli kılmak için daha çok enerji, daha çok yazılım, daha çok Ar-Ge, daha çok istihdam… Buzdağının görünmeyen dev yüzü. Şirketlerin artan maliyetleri. Şimdilik tek avantajımız aralarındaki rekabet!
GELELİM DİJİTAL DİSTOPYA Kurguma!
İleride belki daha yakın zamanda kimbilir! Sosyal medya şirketleri hesaplarımızdan kira alabilir. Kendilerine bağlı ve bağımlı hale getirdikleri o ânda, hesabı silemeyeceğimiz, arkamızı dönemeyeceğimiz ânda olacak bu. Kaç hesabın var, her biri için kira bedeli. Yazdığın yorumlar kadar ücret mesela. Karakter sayısı limitli olabilir. Emojiler ekstra. Hatta kalp emoji en yüksek mesela. Bir kalp emoji, 3 gülen yüz kadar mesela. Spesifik emojiler noel, sevgililer günü, ekinoks vs günleri x3 bedel ile. Bazı günler free verecekler belki. Ortam emojiden çıldıracak ya da stok yapacaksın. Bir yandan yazdıkça kazandıran bir yapı belki. Seni tamamen koparmayacak türden, kumbara gibi 5 emoji atınca 1 tane kazanacaksın.
Takipçisi yüksek olanların avantajı olacak. Milyon takipçisi olanlar kazanma kapasiteleri fazla olacak. Sosyal medyada tam kast sistemi gelecek. Tam olarak nicelik konuşacak artık. Rakamların üstünlüğü. Kaç like’lik insansın sen! Kaç emoji’lik? Karakter nitelik olmaktan çıkıp tam da “karakter sayısı”na dönüşecek. Onlar daha uzun ifade edebilecek. Algı oluşturabilecek türden. Sen ifade kısırlığı çekeceksin. Sözün olacak ama karakterin yetmeyecek! Ayy ne zavallı bir tanım oldu. Karakterin içi boşaldı!
Yorum aldıkça, yorum yazma karakteri kazanacaksın mesela. İşte o zaman pespayelik diz boyunu geçecek. Çünkü, ota boka yorum yazdırmak daha kolay! Hem sınırlı karakter sayısına sahip olup, hem en çok karakter kazandıracak yorumu yapmak zor seçim olacak!!! Hem de takipçisi en fazla olana yorum yazacaksın ama yüksek ücretten! Artık işin suyu çıkacak, sadece loto gibi rakam hesabı yapar olacaksın. Bütçe hesabını bu kadar yapmadığın kadar hem de!
Olmaz deme bak, nelere şahit olduk hatırla! Bankalarda bedava başlayan eft/havale yapmak için ne kadar ödüyoruz? Harcadıkça kazanmak da hayatımıza girdi alıştık.
Neyse Korkma! Bu Benim Zihni-Sinir Kurgum!
Gerçek değil! Biz yaşarken görmeyiz belki, korkma! Bol keseden yazmaya, emoji atmaya, henüz nitelik varken tadını çıkarmaya çalış. Karakter sayısının değil, karakterinin değerli olabildiği bu günlerin hazzına var. Rakamların saltanatı, yapay zekanın kimin zekasına göre haraket ettiği belli değilken, dijital dikenli teller sarmamışken bizi, özgür bir adımla bu yazıma yorum yaz, istersen tabi. Bile isteye ve senin seçimin olduğunu, özgür kararın olduğunu bilerek.
Henüz güzel günler, tadına var…
Bak ben fütursuzca kullandım karakterleri, oh bir özgürlük hissi…
Sevgiyle,
Armağan
21 Aralık 2023
Leave a Reply