KARACASU 2014

1024 683 Armağan Portakal

Tabiata Aşk

Kahvederesi yaylası… Aydın ili Karacasu ilçesinin yukarısındaki yayla. Çok uzun yıllar yaşamış çınar ağaçlarının altında kelimelerimi ekrandaki beyaz sayfaya serbest bırakmaya başlamıştım. İki kahve var. Biri “Şelale” diğeri “Kahvederesi”… Burası serin, yukarıda dere yatağından firil firil esinti geliyor… Çay 75 kuruş, kahve 1 lira… Ve buranın meşhur Yeni Zafer gazozu… Haftasonları ve hafta içi akşamları kasabadan serinlemek için neredeyse koşarak geliyorlar. Aynı meydanda bir de Efem kebapçısı var. Oğlak ve kuzu çeviriyorlar aklınızın bir köşesinde olsun. Bence en güzeli, buralara özgü ufak ve yuvarlak kıymalı pidesi. Üzerine tereyağ koyup, limon sıkarak yemelisiniz. Hele bir de tahinli pidesi var ki, öyle büyük şehirlerde yediklerinizi unutun… Efem olarak altı odalı pansiyon da var. Serinlikte uyumak, Kahvederesi meydanında bol oksijenle nefes almak için birebir.

Sabah kumru, horoz ve daha seyrek olarak bülbül şakımaları başlıyor. Eşek sesleri devam ediyor. Tan ağarırken böcekler, sanki bir yerlere yetişmek istiyor gibi her yöne pike yapıyorlar, sonra ortalık sakinliyor. Ben biraz ürküyorum tabi. Örümcekler köşelerde kendine ağ örmekle meşgul olurken üzerinize battaniyeyi alıp ayazlıkta (Yayla evlerinin üst katında, balkondaki oturulabilir özel çıkıntı) sabah uykusuna devam etmek bir ritüel. Oksijen ilk bir kaç gün neredeyse jetlag etkisi yapıyor. Uyuşukluk değil ama tatlı bir hal oluyor bünyede.

Tabiatla sıkı bir ilişki var. Tabiata aşk var. Kendi bahçende dalından meyve sebze toplamak var. Fatih’in memleketi burası. Çocukluğundan itibaren her yaz geldikleri yayla. Bahçeler içinde evlerde gelenekler mümkün olduğunca devam ediyor. Tahta kapılar akşamları kilitlenmek yerine “dayak”lanıyor. Kapıdan giren olursa çalan çan sesinden anlaşılıyor. Her oda dışarı açılıyor. Evin bir kapısı değil bütün kapılar kilitleniyor ve hayat burada bahçede ve terasta geçiyor. Size bir itirafım var. Bu seneye kadar yayladan haz almadım. Dağda olmak beni sınırlıyor gibi geliyordu. Yazları denizi severim. Fakat bu sene yaylada yemyeşil bir denize uyanmayı sevdim. Odadan çıkınca bereketli ovayla selamlaşmayı sevdim. Börtü böcek olayına henüz alışamadım ama çığlık çığlığa hallerim azaldı. Asırlara tanıklık etmiş zeytin ağaçlarının arasından geçerek yaylaya varmayı sevdim. Hürmetli çınar ağaçlarının gölgesinde ve derenin serinliğinde çayımı içmeyi sevdim. Hayatın sakin akışını sevdim. Güneşin doğmasını, batmasını ve geçen süredeki her saniyeyi yaşayabilmeyi, hissedebilmeyi sevdim.

Karacasu’nun yerlisi köklüsü, Fatih’in aile dostları, komşuları ve çocukluk arkadaşları, küçük kasabanın, “büyük cevherleri” bir kaç kelime ile nasıl özetliyor aynen paylaşıyorum: “Karıncalı Dağ rakımı 950 m.  Kestanesi ve cevizi ile meşhur bir dağımız. Karacasu, Karıncalı dağın eteklerine kurulmuş, dört tarafı dere yataklarıyla çevrili, depremden etkilenmeyen, çok sağlam alt yapıya sahip Aydın iline bağlı bir şehrimiz. Yayla, Karacasu’yun 3-4 km yukarısında 5’C daha serindir. Boğaz dediğimiz dere yataklarının serinliği ile meşhurdur.“

Bu şehri “tabiata aşk” diye tanımladım. Yaylada tabiatın haklı asaletine tanık oluyorsunuz. Tüm güzelliği ve görkemiyle, sizinle yaşıyor. Aynı zamanda bu topraklar, aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’e adanmış pek çok kent içinde en ünlüsü Afrodisias isimli muazzam bir antik kenti barındırıyor. Bahar aylarında dolaşmanızı tavsiye ederim. Çok büyük bir alanı dolaşmak yaz aylarında zor olabiliyor.

Cep telefonumla çektiğim fotoğraflardan bir video hazırladım. Size hediye ediyorum…  Dileğim Karacasu’ya yüksek binalar gelmesin aslına uygun yapılar planlansın. Zeytin ve çınar ağaçları korunsun. Tabiatla ilişki hiç kopmasın. El sanatları yaşatılsın ve değerini bilenler gelsin. Kendini bildi bileli mesleğini yapan testici Ahmet Usta ile sohbet ederken anlattıkları beni düşündürdü. Meslek yüksek okulunun seramik bölümü bu yıl öğrenci alamamış ve açılmamış. Yani tercih edilmemiş. Önceki yıllar ağırlıkla kız öğrencilerin tercihi olmuş ama onlar da ojeli tırnakları bozulmasın diye fazla ilgilenmemişler ve Karacasu’nun çok eskilere dayanan zanaatı, tam da bu mesleğin merkezinde meslek eğitimi veremiyor.

Sevgiyle,

Haziran 2014

https://youtu.be/CMRKLkxtToQ

Leave a Reply

Your email address will not be published.