Mağaradayım… Kocaman…
Emek görüntülemek peşinde olduğumu anlayan Hasan Yelken (Gafsad Başkanı) beni kendircilere götürüp tanıştırdı… Sokakta, bir bahçe kapısından girdik. Bahçeden geçtik, yine sokak gibi dar yere açıldı orayı da geçtik, sonra yine bahçe ve ilerisinde mağara… Yani, kaldırımda yürürken kendir üretimi yapılan bir mağaranın varlığını tahmin bile edemezsiniz…
Bir kaç ekip var… Genci yaşlısı çalışıyor… İpler… Upuzun ipler… Açılıyor, geriliyor, bükülüyor, yumak oluyor… Sonra yeniden aynı ritüel… Buraya gelene kadar böyle bir işin varlığından haberdar değildim. Zaten Gaziantep gezim hem büyüleyici, hem çok öğretici oldu benim için.
Fatih Büker usta, elleri iplerden kararmış, nasırlaşmış… Yüzünde hep bir gülümseme var ama düşünceli bir gülümseme bu. Her hareketi sakin, usul. Telaş yok, hırs yok. Aynı hareketleri her gün ve günde yüzlerce kere yapıyor ama mekanikleşmemiş… Her defasında iplerle yeniden tanışıyor gibi hassas…
Fatih ustanın baba mesleği. Gaziantep’e ilk bükme makinasını getiren dedesi Tevfik usta. Soyadını bu nedenle büker almış. Makine kurulduğu vakit, evdeki kadınlar bile tezgahta çalışarak yardım etmişler. Çocukluğuna denk gelen zamanda 8-10 yıl kadar İstanbul’da yaşamışlar. Evlerinin bahçesinde yine kendircilik yapmışlar. Çocukken öğrenmeye başlamış her Antep’li gibi mesleğini. Onların elleri hassas, iplikleri saymadan el terazisi ile ayırabiliyorlar. Fatih usta, çocuklarına da öğretmiş ama onların okumasını istiyor.
Kendircilik, fabrikaların hurda olarak sattığı malzemeyi ayırıp, bükerek yumak yapmak demek. Bir zanaat. Kendirci aslında ÇARKÇI, eskiler böyle dermiş. Kendir sağlam ve uygun fiyatlı bir son ürün. Yorgan ipi olarak kullanıldığı gibi, bostancılar sebze bağlarında, kamyoncular yük sarmada, mobilyacılar fitil olarak kullanabiliyor.
İşlerin durumuna göre sabah istedikleri zaman geliyorlar. Akşam karanlık olunca eve gidiyorlar. Günde ortalama 50 kg üretiyorlar. Malzemeye bağlı olarak 100-200 kg da olabiliyor. Toptan satıyorlar. Bu kadar zahmetli üretimi 2.5 tl/kg’den başlayan fiyatlarla satıyorlar.
Antep’e özgü bir meslek ama Hatay, Antakya bölgelerinde de yapılmaya başlanmış.
Rutubetten dolayı mağarada yapılması, yumuşak ve dayanıklı olmasını sağlıyormuş.
Ayrılacakken öğle yemeğine kalır mısın dediler, aklımda başka fotoğraflar olduğundan reddeder gibi oldum fakat hemen kabul ettim. Kebap dürümler geldi, tek tüpte çaylar demlendi. Fatih usta sigarasını yavaş hareketlerle elde sarmaya başladı, ben anı yakalamaya çalıştım kameramla. Kadir usta vardı. Tek oğlu varmış 13 yaşında… Kıyamadığı için hiç işe vermemiş. Fakat Antep’te çalışmayan insan yok, “valla evlenecek kız bulamaz. Üstelik siz yanında ve arkasında iken bırakın çalışsın güçlensin. Ayakları üzerinde dursun, siz olmadığınızda ezerler yoksa, buranın adetleri gibi çırak verin emeğinin karşılığını öğrensin değer bilsin.” dedim. Elbette bana söz düşmez ama düşüncemi paylaşmak istedim.
Aralık, 2013
Leave a Reply