GAZİANTEP/BAKIRCILAR

723 440 Armağan Portakal

Bakır rengi mi maviye yakışıyor, yoksa mavi mi bakır rengine? Sanırım her ikisi de… Bakırın kıvrak cazibesi ile mavinin dingin güzelliğinin birbiriyle uyumu galiba dengeyi yaratıyor. On dokuz yaşında bir genç kızın bakırcılık el sanatı öğrenip, çıraklığa başlaması gibi bir denge. Şaşırtıcı bir denge!

MAvi ojeli elleriyle bakıra hayat veren Rabia 19 yaşında, 4 ay kurstan sonra, 1 yıldır çalışıyor ve çıraklık yapıyor. Evde durmaktansa kursa giderim diyerek başlamış, sonra çok sevmiş. Elinde bir işi olması O’nu mutlu ediyor.  “Elimde bir mesleğim var” diyor.

Bakırcılığı erkekler yapar ve erkek eline yakışır sanırdım. Yanılmışım ya da atlamışım. Çünkü zaten, hep kadınlara güvendim, istersek her şeyi yapabileceğimize inandım… Gaziantep kadınları, tarihteki cesaretleri kadar, şimdilerde bakırcılık el sanatlarındaki başarılarıyla da örnek insanlar…

Değişim

Kasılan Bakırcılık sahibi ve Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler Odası başkan vekili Murat Kasılan, SODES (Sosyal Destek Programı) ve İşkur işbirliği ile beş yıldır yürütülen projede, meslek kazandırma kursları düzenlendiğini, kadınların da bu kurslarda eğitim alarak çalışma hayatına başladıklarını anlattı.

Murat beyin ailesi 5-6 kuşaktan beri bakırcı. Gaziantep’e özgü olan bakırcılık, 80’li yıllarda gerilemiş hatta alüminyum ve paslanmaz çeliğin yaygınlaşmasıyla iyice çökmüş. Son yıllarda tekrar hareketlenmeye ve ilgi odağı olmaya başlamış. Bunu nasıl başardıklarını sorunca anlatıyor:  “Arayış içindeydik ve birşeyler yapmak zorundaydık. Kadınlar yapamaz deniyordu, bu önyargıyı aşmaya odaklandık. ‘Yapabilirler’ düşüncesiyle kurslar açtık 100 öğrenciden 60’ını kadın seçtik.” Sonra, tasarımları yenilemişler, el sanatlarını daha incelikli hale getirerek modern çizgilerle gündelik hayatın içine sokmayı başarmışlar.

Amerika’ya eğitim transferi

2012 yılında  Amerika’dan bir heyet gelir. El sanatları ile ilgilidirler ve Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler Meslek Odası’nı ziyaret ederler. Bakırcılık hakkında bilgi alırlar ve sonucunda Indiana Üniversitesi Earlham kolejinde “Bakırcılık el sanatı” bölümü açılır. Kendilerini davet ederler. Amerika’da uygulamalı ders verirler.

Zanaat: Altın Bileziktir!

Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler başkanı Celal Açık ile tanıştım. Sohbetimizden notları paylaşmalıyım. Zihinleri açan fikirleri var: “Bir mesleğin çırağı olmadan ustası olur mu? Şimdi çocuk işçi diye yasalar çıkıyor ama el sanatları küçüklükten öğrenilen işlerdir. Çıraklık etmeden meslek öğrenilmez. Bakırcılık aşktır. Yine dünyaya gelsem yine bakırcı olurum. Bildiğimiz işi yapıyoruz ve başarılı oluyoruz. Yetenek dediğimiz budur. Herşeyi biz yapıyoruz diye bir şey olmaz. Her işi yaparım diye bir kavram yok. Bir işin uzmanlığı olur. Mesleğimize ve tarihimize sahip çıkacağız. Değerlerimize sahip çıkmalıyız. Osmanlı, Seçuklu motifleri ile tarihi canlı tutuyoruz. Ekip çalışması ile başarılı oluyoruz. Herkes işini doğru yaparsa başarılı oluruz.”

Celal bey ilkokul mezunu ama sahip olduğu ‘eğitici-ustalık’ belgesinin Amerika’da fakülte diplomasına eşdeğer tutulduğunu ve çok saygı gördüğünü anlatıyor. Zanaat “altın bileziktir” diye vurgularken, bakır deyince akan sular durur diye ekliyor..

Meslekte gözünü açmış insanlar Onlar. Bir malzemeden ilham alır çeşitli tasarımlar ortaya çıkarırlar. Aynı malzeme ile abajur, şekerlik, sürahi gibi farklı eşyalar üretebilirler. “Bir saatte model çıkarırız. Biz yaparız, dünya konuşur” diyecek kadar kendilerine güvenliler.

Meslek odası olarak istihdam taahhütleri %24 iken, %50 gerçekleşmiş. Celal bey “Bir insan vasıflıysa ve işim yok diyorsa kendinde iş yoktur.“ diye iş hayatında şikayet edenlere bir gönderme yapmayı da ihmal etmiyor.

Türkiye’de ilkler

–       Kadın bakır el sanatçısı ve kadın sedef kakmacı

–       Meslek odası olarak coğrafi patent sahipliği

–       Yurt dışında (ABD) meslek kazandırma eğitimleri vermeleri

Kadın bakırcılar

Nurgül hanım ile tanıştığımda, mesleğe başlamasının yıldönümü idi. Şimdi çalışıyor ve para kazanıyor. Malatya’dan Gaziantep’e taşındıklarında evde oturmak istememiş. Eş dost tavsiyesi ile kurslardan haberdar olmuş. Fakat O bakırı seçmiş, Büyük bir şevkle işlediği bakır cezveye elmas uçlu kalemiyle desenler yaparken “Çocuklarım için başladım ama kendim için çalışıyorum, kendi ayaklarım üzerinde durabiliyorum. Bu işi severseniz, yapabilirsiniz.” diyor.

Tülay hanıma göre bakırclılık, örgü, danteli sollamış. Desenleri kendileri çıkarabildikleri için zevk ve tasarım, model çıkarma unsurları işin içine giriyor ve bu onlara keyif veriyor. Ev hanımları bu sayede artık para kazanıyor ve ekonomik özgürlükleri var. Evin eksiklerini, kıyafetlerini kendisi alıyor. Eskiden çocukları okutmak için ek gelir olsun diye antep işi yaparmış. Çocuklarını iyi okullara yerleştirmiş. Onların her zaman arkalarında destek ama şimdi kendi ihtiyaçlarını karşılıyor. Çarşıya çıkarken ‘alabilir miyim’ diye sormuyor. Hayatını özgürleştiren bir işi ve geliri olmasını “çocuklarının yaşam kalitesini sağlamak” adına çok önemsiyor. 54 yaşında ama kendini 28 yaşında gibi genç, hafif, aktif hissediyor.

Halime hanım, kucağında tepsiyle geldi. Yeni bitirmiş ve paketlemiş, eve gitmek üzereydi. Büyük bir gururla eserini paylaşırken “pskikolojik tedavi gibi oldu ve yeniden hayat buldum.” diye ifade ediyor bakırcılığı…

Yüzlerce yıllık bir el sanatının yeniden canlandırılması ve ekonomik faydası yanında, bir iş üretmenin ve keyifle yapılan bir çalışmanın insanlara verdiği kendine güven, bakırın alevli yüzünde somutlaşıyor.

Bakırcılıkla uğraşmak isteyenlere öğütler:

–       Örs, çekiç bilumum malzemeyi getir-götür işleriyle başla.

–       Takımları tanı. Yapacağın malzemeyi tanı. El – Göz – Beyin uyumunu sağla.

–       İşini severek yap.

Son söz

Bakır el sanatları için çok çalışma yapmışlar.  700 yıllık bir meslek ve medeniyeti su yüzüne çıkarmışlar. Tekrar canlandırmışlar. Şimdilerde satma sorunundan çok hammadde bulma sorunları daha fazla. Türkiye’deki fabrikaların üretimleri, talebi bazen karşılayamıyor.

Gaziantep halkı da, Zeugma’sı gibi bir mozaik. İpek yolu üzerinde olması ticareti çok geliştirmiş. Gayrimüslimlerle içiçe yaşamışlar, birbirlerinden öğrenmişler. Bakır ustalarının dedeleri, zanaati Ermeni ustalardan öğrenmiş. Aslen Ermeni sanatı olduğu söyleniyor.

Yakın zamana kadar öyle ustalar varmış ki “tek parça” sürahiyi bir haftada üretirlermiş. Bu değerli parçalar, bir koyun parası edermiş. Şimdi o ustalar yok ama bu geleneği yaşatmak için öğrenen, araştıran, kendini geliştiren ve geleceğe sağlam miras bırakmaya gayret eden insanlar var…

İletişim:

Kasılan Bakırcılık: Boyacı Mah. Bakırcılar Çarşısı Pir Sefa Sok. No:21 D:32

Şahinbey / Gaziantep                     T: 0 342 231 45 37      kasilanbakir27@hotmal.com

Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler Odası  T: 0 342 231 5243

Aralık, 2013

Leave a Reply

Your email address will not be published.