VAN GOGH ALİVE

700 467 Armağan Portakal

Van Gogh Alive, Abdi İbrahim ilaç şirketinin 100.yılları nedeniyle düzenlediği bir sergi. Kendileri için anlamını bilemem ama ben bu çalışmanın Türkiye’ye hediye edilmiş olduğunu düşünüyorum. Olaya böyle bakıyorum gerçekten, çünkü değerli bir sanatçının eserlerine sıra dışı bir yöntemle ulaşıyorsunuz. Van Gogh müzesini Amsterdam’da gezmiştim. O başka bir duygu elbette. Bu yazıyı yazarken bir dostum, sergiyi sevmediğini söyledi ve “Işıktan ibaretti, hani resim?” dedi. Oysa ben tam da bu nedenle çok sevdim.

Sergi alanı karanlık, içeri ilk girdiğinizde gözlerimiz alışana kadar ayaklarınızı sürüyerek adım atıyorsunuz, gözleriniz alışınca hızlı hareket edebilirisiniz. İçerisi dev ekranlar, dört bir yanı digital ekrana dönüştürülmüş sütunlarla dolu. İzleyenler olarak serginin içindeyiz, istediğimiz gibi yürüyor hareket ediyoruz. O nedenle fotoğraflarım da sergi gibi canlı oldu. Sizinle oradaki atmosferi olduğu gibi paylaşmaya çalıştım.

Resimden anlayan bir profesyonel değilim ama çok uzun zamandan beri Van Gogh resimlerine hayranım. Sanki renklerin kimliğini hiç değiştirmiyor. O’nun resimlerinde gerçek halleriyle boy gösteriyorlar. Renkler tüm güçleriyle, sırtlarını dikleştirerek ben buradayım diyor ve teferruatsız çizgilerle hayatlarımızın yalınlığını ortaya çıkarıyor gibi geliyor.

Önce yere oturdum, kendimi müziğe ve resimlere bıraktım. Bir anda tüm ekranlar çiçek açmış badem ağacına dönüştü, bir anda tüm görseller mavi atlas üzerinde yıldızlar gibi bezendi. Sonra, sarıların gücü yayılmaya başladı. Buğday tarlasındaki kargalar uçuverdi bir anda. Mesela “Buğday Tarlası ve Kargalar” tablosu ile büyük hüznünü ve yalnızlığını tanımladığını söylemiş.

Ruhsal iniş çıkışları nedeniyle sıkça tedavi gören bu büyük sanatçının sergide paylaşılan sözlerinin çoğunu fotoğrafladım, sonra da tek tek yazdım. Aşağıda bir kısmı var ve mutlaka okuyun. Her zaman böyle ısrar etmem, dikkatinizi çekerim. Bu sözleri  okuyunca tedavi gören bir hasta yerine, derin, büyük bir zeka ve anlayış seziyorum. Hayatımıza anlam katacak, tecrübe dolu, hassasiyet dolu, düşünülmüş, kafa yorulmuş birer ışık gibi görüyorum.

Ben çok beğendim, etkilendim ve uzatmadan sözü Usta’ya bırakıyorum.

Armağan Portakal

 

“Bir gün ölüm bizi başka bir yıldıza götürecek.”

“Aşk ölümsüzdür; Sureti değişebilir ama özü değişmez.”

“Başlangıç muhtemelen her şeyden zordur ama dayanın, her şey sonunda iyi olacak.”

“Sanatımla insanlara dokunmak istiyorum. ‘Derin ve şefkatli hisler besliyor demelerini istiyorum.”

“Duygularım zaman zaman o kadar güçlü ki, farkında bile olmadan çalışıyorum. Fırça darbeleri konuşmak gibi geliyor.”

“Sözcüklerin hiçbir şey ifade etmediğini düşünen bir çok kişi, özellikle bir çok yoldaşımız var. Tam tersine, bir şeyi söylemek en az resmetmek kadar zor ve ilginç değil mi?”

“Kalbimi ve ruhumu işime kattım, bunu yaparken de aklımı kaybettim.”

“Acı çeken bir yaratık olarak benden daha büyük bir şey –tüm hayatım olan bir şey- yaratma gücü olmadan yapamam.”

“İnsanlar genellikle hiçbir şey yapamıyor, ne tür bir kafes olduğunu bilmediğim berbat mı berbat bir kafeste hapsolmuş yaşıyorlar.”

“Her şeye rağmen yeniden ayağa kalkacağım; cesaretsizliğimden dolayı bıraktığım kalemimi alacağım ve çizmeye devam edeceğim.”

“Bazen bütün bir gün kimseyle konuşmadığım oluyor.”

“Hiçbir şeyi net olarak bilmiyorum, ama yıldızlarıa bakmak düş kurmamı sağlıyor.”

“Dine çok büyük ihtiyaç hissettiğimde, dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum.”

“Keşke beni olduğum gibi kabul etseler.”

“Resimde renk, hayatta heyecan gibidir.”

“30 yıldır bu dünyanın üzerinde yürüyorum ve bir şükran ifadesi olarak bir anı bırakmak istiyorum.”

“Her zaman henüz yapamadığım bir şeyi yapıyorum, nasıl yapıldığını öğrenmek için.”

“Bence işine bir fikir katmaya çalışmak ressamın görevi.”

“Sizi olgunlaştıran ve size daha derin bir anlam veren, nesnelere uzun süre bakmaktır.”

“Sanat sürekli gözlem gerektirir.”

“İnsanın sağlığı için bahçede çalışması ve çiçeklerin büyüdüğünü görmesi çok gerekli.”

“Önce resim yapmayı düşlüyorum sonra da düşlerimi resimliyorum.”

“Arıyorum, çabalıyorum, bunu tüm kalbimle yapıyorum.”

“Aynı zamanda hem kutuplarda hem de ekvatorda olamazsınız. Kendi yolunuzu seçmeniz gerekir, ben de bunu yapmayı umuyorum ve muhtemelen bu renk olacak.”

“Sarı ne kadar güzel! Güneşi temsil ediyor.”

“Ayçiçeği bir anlamda benim sayılır.”

“Birbirinin parlamasını sağlayan, birbirini tamamlayan, çiftler oluşturan renkler var.”

“Hayatı bilmenin yolu bir çok şeyi sevmektir.”

“Japon sanatını incelediğimizde şüphesiz bilge, filozof ve zeki bir adam görürüz, bu adam tüm zamanını bir çimen sapını incelemeye harcayan bir adam.”

“Balıkçılar denizin tehlikeli, fırtınaların berbat olduğunu bilirler ama bu tehlikeler onları kıyıda kalmaya ikna etmez.”

“Yakın arkadaşlar yaşamın gerçek hazineleridir. Bazen bizi kendimizden daha iyi tanırlar. Nazik bir dürüstlükle bize rehberlik eder ve bizi destekler, kahkahalarımızı ve gözyaşlarımızı paylaşırlar. Varlıkları bize hiçbir zaman yalnız olmadığımızı hatırlatır.”

“Ah! Portreler, modelin düşüncelerini, ruhunu yakalayan portreler, galiba bu konuda çalışmalıyım!”

“İnsanın iyi çalışmak için; iyi yemesi, iyi barınması, zaman zaman eğlenmesi, piposunu ve kahvesini huzur içinde içmesi gerekir.”

“İnsan gerçekten yaşamak istiyorsa çalışmalı ve cesaret göstermeli.”

“İnsan her zaman bizi neyin engellediğini, kısıtladığını, neredeyse gömdüğünü söyleyemez; ama engelleri, kapıları ve duvarları hisseder.”

01-04-2012

Leave a Reply

Your email address will not be published.