Tutmak mı, Bırakmak mı?

845 1024 Armağan Portakal

Soruyorum sana!

“Tutmak mı?” “Bırakmak mı?”
Hayatını şekillendirirken hangisini seçersin?
*** *** ***
Benim cevabım basit: Bırakmak!
Şaşırdın mı?
Genelde ‘Tutmak’ için kodlanmışız değil mi?
Oysa ben tutmayı değil, “bırakmayı” daha iyi biliyorum…
Bana göre Tutmak ne kadar bizi sabitliyorsa, Bırakmak da bir
o kadar özgürleştiriyor. Elbette, bu bir tahterevalli dengesi… Ne
sadece tutabilir, ne sadece bırakabilirsin. Bir tanesine daha yakın
durduğun bir tarzdır bu!
Benim diyeceğim, bırakmayı bilirsen, düşmekten kurtulursun!
Zamanını, koşulunu sen belirlersen hayatına etkin yol
verebilirsin. Yoksa, rüzgar seni sürükler, savurur, dalını kırar,
yaprağını kopartır. Sen bir yol gittim sanırsın ama bir duvarın
karanlık köşesinde, güneşten uzakta yaşar olursun. Seni
uçuracak rüzgarları bekleyerek!
*** *** ***
Bana soruyorlar nasıl yaptığımı, nasıl cesaret ettiğimi?
Üzerine o kadar düşünmüyorum ki ben!
Bir kere, cesareti yukarıda konumlamıyorum…
Cesaret, benim gözümün hizasında olan bir şey…
Benden uzakta, yukarda ve ulaşılmaz değil… Tam içimde…
Aklım ve yüreğimin kesiştiği ortak noktada…
*** *** ***
Gözünde canlandırayım: Duvara dayadığın bir merdivendesin…
Ellerinle sıkıca yapışmışsın, ayakların sabitlenmiş… Çok sıkı
tutarsan parmaklarının eklem yerleri morarıyor ve sen yeni bir
şey daha tutamıyorsun…
Oysa bırak, bir üstteki basamağı tut, görüş açın da genişlesin.
Sana anlatılanla yetinme, kendi gözlerinle gör üst basamağın
ortaya çıkardığı manzarayı…
Yenilikler tut hayatında…
Ama hep bırakmasını bilerek…
Sevgiyle,
 
Armağan Portakal
Nisan 2014

Leave a Reply

Your email address will not be published.