İzmir Ankara anayolu üzerindeki Salihli’nin Sart ilçesine yakın, Lidya Krallığı’nın başkenti Sardes, tartışmasız ilk durağımız oldu. Gymnasium, sinagog, hamam, dükkan yapılarıyla, hakettiği üne ve ziyaretçiye kavuşamayan Sardes! 3000 yıllık tarih Sardes!
Ucu bucağı görünmeyen coğrafyasında ilk zeytin, ilk üzüm yetiştirilmiş, ilk parfüm yapılmış, ilk ticaret yolu geliştirilmiş ve üzülsek mi sevinsek mi bilemediğim ilk altın para burada üretilmiş ve kullanılmış. Efes’ten Persepolis’e uzanan Kral Yolu üzerinde. Dükkanlar, sinagog, hamam, gymnasium, restoranlar, tiyatro gibi büyük binalara, zarif taş oymalara, mozaiklere sahip. Bunlardan oluşan kompleks ile Kutsal Artemis iki ayrı bölüm. Bin Tepeler denilen kral mezarlarının olduğu alan da Sardes’in bir parçası.
Havuzlu salon ya da hamam. Çevresi localarla çevrili. Hem gymnasiuma geçiş kemeri, hem de locaların üst kemerlerindeki kilit taşları çok belirgin ve çok güzel. Orada oturup, yiyip içip belki de şifalı sulara giriyorlardı. Şifalı çünkü, Salihli kaplıcalarının şifalı sularını kanallarla bu havuza getirmişler.
Milattan sonra 2. yüzyılda Kral Severius’un inşa ettirdiği görkemli gymsaniumu hayranlıkla izliyoruz. Öğreniyoruz ki kral, “Eşim ve çocuklarıma armağan ettim” demiş. Neticede kralsın herşeyi kendi adına yapabilirsin ama O ailesine ithaf etmeği tercih etmiş. İki katlı, sütunlar üzerinde balkon gibi yapılar var. Sanırım gymnasiumdaki gösterileri buradan izliyorlardı.
Sardes’te dolaşırken içimde oluşan his enteresandı. Sanki, orada yaşayanlar dün ayrılmış gibiydi. Canlı bir elektriği var antik kentin. Zarif taş işlemeciliğine şahit oluyorsunuz, kanalizasyon mazgalındaki estetikle bugünün inşaat kalitesini yanyana getiremiyorsunuz bile.
Antik başkent, tarihteki en büyük sinagoglardan birine sahip. Kartal ve aslan heykelleri var. Yer komple mozaik. Duvarları mermer mozaik desenler süslüyor. Alttaki resmin sol üst köşesinde kapının iki yanında basamaklı özel alanlar var. Sağındaki Tevrat, solundaki Hz. Süleyman’ın kutsal emaneti olduğu varsayılıyormuş.
Artemis Tapınağı
Ana yolun diğer tarafından içeri doğru ilerleyince Artemis tabelasını göreceksiniz. Cephesi batıya bakan, antik çağa ait iki yüksek sütunu sapasağlam ayakta olan tarihi eser, Artemis’e adanan önemli tapınaklardan biri. Çocukken dolaştığımızda hapishane sandığımız bölüm ise kiliseymiş: M Kilisesi Tanrıça Artemis’e adanmış en büyük tapınaklardan biri burası. En uzun antik çağ sütunlarından başka bir çok sütun kalıntısı var. Her birinin deseninin farklılığı, ayrı kralların kendileri için yaptırmış olmalarından. Sütun kenarlarında bir de ufak çıkıntı bulunuyor. Oraya mum koyuyorlarmış. Yıldızlı bir gökyüzü altında, mum ışığında hareketlenen sütunların yarattığı ortamı hayal ediyorum, muazzam!
Bin Tepeler
Salihli’den, Gölmarmara yönüne giderken uçsuz bucaksız ovada yol alırsınız. Öyle güzeldir ki. Gözünüze irili ufaklı tümülüsler, tepeler takılır. Onlar Bin Tepeler’dir. Yani kral mezarları. Bazısının tepesine tırmanabilirsiniz ama uygun kıyafet, uygun ayakkabınız olmalı. Bizim hepsi uygundu ama hava muhalifti, cesaret edemedik.
100’e yakın tepeden oluşan geniş bir coğrafya Bin Tepeler. En büyük tümülüs toprak yığını Kral Alyettes’in. 60 m’den yüksekmiş. İkincisi Kral Giges’e aitmiş. Bunlar zengin krallar. Dünyada Mısır piramitlerinden sonra büyük alana yayılmış yapılar olarak biliniyormuş.
“Toprağı bol olsun” deyimini bilirsiniz. Buradan geldiği söyleniyor. Krallar öldüğünde sevenleri sayanları toprak getirir koyarmış. Sevgi göstergesiymiş. Tümülüslerin büyüklüğüne bakınca hangi kralın daha çok sevildiğini anlıyoruz o zaman…
Ne diyelim, toprağımız bol olsun…
Armağan
Mart 2017
Verdiği bilgiler için Dinçer Oruç’a teşekkürler.
Kaynak: Kültür ve Tabiat Varlıklarıyla Salihli Kitabı – Harun Ürer (2009)
@2kadinanadoluda gezileri için tıklayınız www.ikikadinanadoluda.com
Şemsi
Cok güzel geziyor ve yazıyorsun. Eline , gözüne sağlık