NEW YORK

447 700 Armağan Portakal

Bugün 01 Haziran 2012, İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminalindeyim. Check-in ve pasaport kontrolü bitti, kahvaltı ediyorum.

Pasaporta girmeden önce kalbim küt küt attı, içimden kuvvetli bir dalga geçti, beni içten içe sarstı ve salladı. Bir an kalakaldım, kuyrukta hareket edemedim. Eğer o an Fatih beni arasaydı, sıradan geri dönerdim. Fakat çok kısa sürdü, kalp kalbe karşı Fatih’in beni araması 3-5 dakika sonra oldu. Bu kadar ilerlemişken geri dönmek zaten olmazdı ve ben ilelebet “keşke” demek durumunda kalırdım. Halbuki ben, ölürken “keşke” demek istemiyorum. Yani yapmak istediklerimi basit ya da zor, ucuz ya da pahalı, planlayıp peşinden gitmek istiyorum. Bu mutlaka seyahat etmek değil elbette. Ne yapmak istiyorsak, peşinden gittiğimiz zaman kendimizi inşa ediyoruz, aslında kendimizi kendi ellerimizle yeniden yaratmış oluyoruz. Buna inanıyorum.

Biz altı yıl önce İzmir’den İstanbul’a geldik. Pek çok şey bir araya geldi ve ben kendimi keşfe başladım, sonra kendimi damıttım süzdüm ve yeni bir Armağan yaratmaya başladım. İstanbul’u çok sevdim, enerjisine, gücüne hayran oldum. Hep söylerim durursan İstanbul seni ezer ama sen el uzatırsan, koşturursan O da sana elini cömertçe uzatır. Yaşayan, kalbi atan bu şehire hayran oldum. Yaklaşık iki yıl önce de “İstanbul’un enerjisi buysa, New York nasıldır acaba?” diye içimde sorular dans etmeye başladı.

Uzun bir sürecin kısası şimdi, havalimanındayım, uçağımın kalkmasına iki saat var. Bilgisayarımı açtım, çayımı içiyorum ve çalan müzik içimde tuhaf hisler oluşturuyor. Kendimde çok şey yapabilme gücünü hissediyorum. Bugün, bakış açım, düşündüklerim, döndüğümde ne olacak diye şimdiden merak ediyorum. Gitmesem burada kalsam bile hayat değişimle dolu, ben kendimde bir tuğla daha üzerime koymuş olacaktım. Şimdi, New York bana ne katacak? Beni ne kadar geliştirecek, üzerimde kaç tuğla koymama neden olacak?

Eğitim, seminer, fotoğraf, gezmek, keşfetmekle dolu bu gezimin öncesi arkadaşımın ablası ile internetten tanıştım. Lakabıyla “Kara koyun” ben özellikle arasam bulamayacağım türden kafama uyan ve duruşuna hayran olduğum bir insan çıktı. Hayatını yönetebilen, derin kararlar alabilen, uzak mesafelere uçabilen ve kendini inşa edebilen bir insan ve hayatıma zenginlik katacak değerli biri.

Dün twitterde bir takipçim ki takipçiden ziyade arkadaş diyeyim, Sevgili Mazlume benim için “@fatihportakal herkesin bi idolu vardir@armaganportakal da benim idolum… Guclu,ozgur,hayatdolu… Iyi yolculuklar :)” diye yazmış. Çok teşekkür ediyorum, seçtiği bu kelimeler var ya, işte beni peşinden sürükleyen kelimeler.

Bu yazım içimden geldi, döküldü, paylaşmak istedim. Fatih’e her zaman söylüyorum “Sen olmasan, ben olmazdım”. Seni çok seviyorum.

Hepinize sevgiyle,

Armağan Portakal

01-06-2012

Leave a Reply

Your email address will not be published.