ESKİŞEHİR/ODUNPAZARI

700 467 Armağan Portakal

Hafta içi Eskişehir’e gitmeye karar verdiğimizde tren yolculuğuna da karar vermiştik. 5 yıldır İstanbul’da yaşıyor, geziyor ve tozuyorum ama maalesef Haydarpaşa Garı’na hiç gitmemiştim. Kendimizi Türk filmlerinde gibi hissettik. Özellikle denize doğru inen merdivenlerde durup manzarayı seyrederken. Cumhuriyet Expresi 13.30 seferi ve 3 no’lu vagonda yerimizi aldık. Yemek vagonu hemen yanımızdaydı ve tren hareket eder etmez geçtik. Çocuklar gibi şendik, zira trende yolculuk, yemek, manzara, bir şişe kırmızı şarap, sohbet…Süperdi.

Eskişehir kent güzelliği olarak bugün nasıl bir efsane ise Odunpazarı da bir o kadar efsane olmaya aday. Eskişehir’in ilk yerleşim yeri Odunpazarı’nda internetten bir butik otel buldum. Seçimim muhteşem oldu. Abacı Butik Otel, renk renk eski konaklardan oluşuyor. Her konak restore edilmiş ve odalar yapılmış. Hizmet, ambians, lezzet, güleryüz, temizlik her şeyi kesinlikle tavsiye ederim. Bir kere Odunpazarı’nda oluşu büyük avantaj.

Otelden dışarı ilk adımda Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’ne girdik. Işık dile geldi, renklerin dansı ortaya çıktı. Çektiğim fotoğraflardan bir de video hazırladım, cam müzesinde ışığın dansı için lütfen tıklayın.

Sonra bıraktık kendimizi ayaklarımız bizi götürdü, gönlümüze göre ilerledik. Atlıhan El sanatları Çarşısı’na girdik. Lületaşı dükkanları ve atölyeler var. Ak-Taş hem hikayesini anlattı, hem fotoğraflarını çekmeme izin verdi, hem de bizim için kısacık sürede Türk Başı motifli magnet yapıverdi. Eller o kadar hızlı ki. Baba-kız çalışıyorlar. Kuşaklar boyu ve 180 yıllık bir tecrübeden bahsediyorum. Sevgili Habibe, ojeli elleriyle lületaşına kaplumbağa şeklini veren tam altıncı kuşak. Dedelerinin 1969 yılında hazırlamış oldukları İngilizce kataloğu görünce insan, bu onuru paylaşıyor.

Odunpazarı evleri, belediye tarafından restore edilmiş. Değerler ortaya çıkartılmış, lületaşı işlemeciliği yeniden yeşermiş. Evlerinde lületaşı işleyenler artmış. Tıpkı, Mehmet Ali Yıldırım gibi. Sokaktan geçerken kibarca sesleniyor ve evine davet ediyor. Çıtır çıtır soba yanan odada hem fotoğraflar, hem lületaşı el işlemelerini satıyor.

Kurşunlu Külliye’sini mutlaka görmek lazım. Kütüphanesine girmeseydik, öğleden sonra yapılacak sema gösterisinden haberimiz olmayacaktı. Şeb-i Arus nedeniyle kanun ve ney dinletisi ile sema gösterisi yapıldı. Çok şanslıyız, işte tesadüfün gücü! Semazeni elimden geldiğince videoya çekmeye çalıştım, izlemek için lütfen tıklayın.

Külliye içinde en sondaki hattat, çok meraklı olduğunu ve sonradan bu işi öğrendiğini söyledi. Bravo! Eserleri çok güzeldi ancak bir tanesi, sözleri nedeniyle hem Fatih’in hem benim dikkatimi çekti, çerçeveletmek üzere satın aldık. Ebru üzerine yazılmış sözlerde Mehmet Akif diyor ki:

“Adam mısın , ebediyyen cihanda hürsün gez,

Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.

Adam değil  misin, oğlum gönüllüsün semere,

Küfür savurma boyun kestiğin semercilere.”

Cumhuriyet Müzesi’ni elbette ziyaret ettik. Çok güzel, büyük tarihi bir bina. Üst katta Atatürk’ün özel eşyaları var. Alt bölümde ise fotoğrafları. Atatürk’e en çok hangi nedenle şükran duyuyorum biliyor musunuz? Bana birey olma hakkını verdiği için. Ve O’na layık olmaya çalışıyorum.

Eskişehir kent merkezinde Porsuk Çayı üzerinde bot ya da gondola binmek güzel fikir. Biz botu tercih ettik ama biraz hayal kırıklığına uğradım. İnsan, kanal boyu gezerken baktığı her yerde tarihi eser, güzel binalar görecek sanıyor. Oysa bildiğin, sıradan yurdum inşaatları ve apartmanları, dizi dizi dizilmiş.

Odunpazarı’nın belkide Eskişehir’in en son kalaycısı Ramazan Usta’nın dükkanında, ateşin başında, maharetli ellerini görüntülemek bana nasip oldu…

Eskişehir gezisinden çok zengin döndüm. Sema gösterisi, hattat, kalay ustası, lületaşı sanatkarları, külliyede ana-oğul kilim dokuyanlar, Cumhuriyet müzesi, cam müzesi derken sema gösterisinde eski iş arkadaşım Işık ve ailesiyle karşılaştık. En güzeli ise belki 20 yıla yakındır görmediğim Sevgili Gülsen ile tekrar buluşmak, eşini ve yakışıklı oğlunu tanımak oldu. Şimdi söyleyin, bu geziden dönüşüm zenginlik değil mi?

Sevgiyle,

Armağan Portakal

19.12.2011

Öneriler: Abacı otel, Eskişehir’de büyük bir grupmuş ve 222 Park isminde çok güzel eğlence kompleksi yapmışlar. Eski bir kereste fabrika ve arazisini restore ederek kazandırmışlar. Her zevke göre içinde restaurant, bar, cafe vs var, biz Fatih’le merak ettiğimiz için sadece dolaştık, artık genç değiliz galiba ortamı cıvıl cıvıl üniversite gençlerine bırakmayı daha uygun bulduk. Eskişehir’de akşam yemeği için Mezze’yi kesinlikle öneriyoruz. Şefi Cunda Adalı ve dolayısıyla mezeleri siz tahmin edin artık.

Camın seması

Sema Gösterisi

Işık Dile geldi

Leave a Reply

Your email address will not be published.