Burdur’u Gezelim!

768 1024 Armağan Portakal

Göller bölgesinde, ufak bir Anadolu şehri. Okuma yazma oranı yüksek, kadınlar sokakta rahat, herkesin herkesi tanıdığı, büyük şehirde yaşayanların biraz özlemini duyduğu sanki ütopyalar kenti burası. İlk verdiği his “kutu gibi” yani olması gereken olması gerektiği gibi. Burdur isminin Roma hukukunda üst düzey yönetici ve yargıçların kullandığı latince “praetor” kelimesinden türediği varsayımlar arasında. Burdur’a 2 Kadın Anadoluda çok yakıştı bence. Bazı şehirler tahmin edilemez, öngörülemez özelliklere sahip Anadolu’da. Sizi hep şaşırtıyor. Bizim projemizi desteklemesi ve hep yeni pencereler açmamıza vesile olması Tourjuva‘yı daha çok sevmeme sebep.

Sagalassos Antik Kenti

İsmin “-ssos” harfleriyle bitmesinin bir anlamı varmış. Rehberimiz İsmail Şana bu ekle biten kent isimlerinin veya medeniyetlerin Anadolu kökenli olduğunu vurguladı. Yani göçer ve sonradan gelen değil. Zaten oradaydılar. Bu püf noktası aklınızda olsun.

Sagalassos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri ve Unesco Dünya Kültür Miras Listesine girmek için geçici kabulü almış. Ağlasun’a çok yakın.

Şiir gibi bir antik kent ve çeşmeler! Özellikle Antonini Çeşmesi. Kütüphane ve mozaikler. 1.700m rakım. Çok kaliteli mermerle inşa edilmiş. Bölge mermer cenneti olduğu için uzak bölgeden getirmelerine gerek olmamış. Bu bölge karstik alan olmasına rağmen, tarıma çok elverişli değil ama zemin kayaçlarda doğal su sarnıçları var, pınarlar var su sıkıntısı çekmiyorlar ve ticaret yolu üzerinde takas ile her şeye erişebiliyorlar. Tabi bunu yapmak da maddi güç istiyor. Buradan kentin varlıklı olduğunu anlamak mümkün. (Ve ne yazık ki bugün de geçtiğiniz her yerde maden ocaklarının delik deşik ettiği manzaralara bakıyorsunuz. Adeta yağmacılık gibi)

Hava buz. Yağmur yağıyor. Sis resmen şov yapıyor bulutlarla.

Kazı ile ortaya çıkarılan kısmında Roma etkisi var. Varlıklı ve refah bir ticaret kenti.
– Mermer, antik dönemde de bugün de çok önemli.
– Çömlekçilik geçmişi var.
– Bölgeden geçen ticaret yollarının katkıları önemli.

Sagalassos Antik Kenti’nde görecekleriniz:

  • Yukarı Agora’da restore edilmiş ve suları çağlayan bir anıtsal çeşme, 13m. yüksekliğinde sütunlar, iki kemerli kapı
  • Roma hamamı
  • Kütüphane
  • Hala suyu pınarından akan küçük dorik yapıda bir çeşme
  • Kent konağı
  • 9000 kişilik tiyatro ve kente ait pek çok kalıntı eser

Fay hattı üzerinde kurulan şehir, depremlerden çok etkilenir. Hasarlar hızla imar edilse bile yıllar içinde bu yenilemeler külfet olmaya başladığında buradan göçler başlar, ta ki Selçuklular şehri farkedip kale niteliğinde değerlendirene kadar.

Sagalassos’a Neokoros Ünvanı

Bu sistemi Roma İmparatorluğu kullanıyor. Dönemin Roma hükümdarı adına kente bir tapınak yapma izni verilmesini anlatıyor. Roma sistemi ve hükümdarları tanrısallaştırılarak, kendileri adına tapınaklarla onurlandırılmaları, isimlerinin yaşatılması sağlanıyor. Bunu yapan kentler hem Roma’ya bağlılığını göstermiş, hem de kendi değerini artırmış oluyor.  Bir nevi koruma kollama da kazanmış oluyorlar. Ama en önemlisi Roma hükümdarı adına bu tapınakları yaptığında 3 ile 5 sene arasında vergi muafiyeti kazanıyor. Bir nevi ticari teşvik gibi düşündüm ben.

Mehmet Bedel: Unesco Yaşayan İnsan Hazinesi

Ülkemizde “Unesco Yaşayan İnsan Hazinesi”nden biri kendisi. Gelecek kuşaklara aktarılacak bir işi üç kuşak boyunca yapan kişi olmak ile bu ünvan mümkün. Yani dedesi, babası kendisi hatta kendi evlatlarına geçen bu tutkusu.Sagalassos Macellum (Lüks malların satıldığı agora anlamına geliyor) alanına ulaştığımızda bizi bir sürpriz bekliyormuş. Rehberimiz İsmail Şana ile önceden program yapmışlar, biz alana gelir gelmez elindeki müzik aletini çalmaya başladı. Esas olan da oydu. Elinde tuttuğu kartal kemiğinden yapılmış olan “çığırtkan” veya “çığırtma” denilen 150 yıllık antika bir müzik aleti. Antik olanı ise 1400 yıllık ve Burdur Müzesi’nde depoda tutuluyor. Sagalassos’un büyülü ortamında bizzat Mehmet beyden önce çığırtkan, sonra sipsi dinletisi unutulmaz.

Ağlasun Meydanı

Burada 1000 yaşından büyük çınar ağacı ile selamlaşmadan, kucaklaşmadan asla dönmeyin. Varlığınızı anlamlandıracak bir tanışma olacak kesinlikle. Kocaman gövdesinin iç boşluğuna girdiğinizde zamanda mı yolculuk yaparsınız, zihin ritminiz mi resetlenir orasını bilemem ama Çınar ile kavuştuktan sonra artık siz aynı siz değilsiniz. Biz Banu ile bu ayrıcalıklı anların tadına vardık.

Burdur Müzesi

Türkiye’nin en zengin müzelerinden. Hatta etkileyici ve şık da diyebilirim. Huzurlu da bir yapı. Belki bunda bizi bizzat gezdirip bilgilendiren müze müdürü Yasemin Zenger’in de etkisi olabilir. Kendisine ve bizi buluşturan hocası rehberimiz İsmail beye teşekkür edeyim. Rehber üstü rehber, bilgi üstü bilgi oldu bizim için. Buraya neden az yazdın derseniz, kendiniz gidin diye. Ağzınıza bir parmak bal çalmak istiyorum da ondan.

1957 yılında bir İngiliz arkeolog tarafından Hacılar’da yapılan kazılarda bulunan eserler müzenin ilk çekirdeğini oluşturuyor. 1969’da müze resmen açılıyor. Bugün göller bölgesi diye anılan Pisidia antik kentinden çıkarılan 60 bini aşkın eser var müzede. Müze galerisinde sergilenenler arasında (depoda olanlar da varmış) Sagalassos’un Termessos ile sınırını belgeleyen sınır taşı , güneş saati, dans eden kızlar rölyefi, heykeller, Afrodisias sanat okulunun esin izlerini taşıyan eserler, Roma dönemi eşyaları görmeniz lazım.

Müzeler kurulduğunda henüz kültür bakanlığı olmadığından millî eğitim bakanlığına bağlı ve öğretmenler çalışıyor. İlk tutulan detaylı envanterler, kayıtlar, raporlar, tanımını yapamadığı durumlarda yapılan mükemmel çizimler de müze kadar değerli bir arşivi oluşturuyor.

Mehmet Akif Ersoy Kültür Evi

Baki Bey Konağı bahçesinde yer alıyor. Çelikpaşazadeler ünvanlı aile, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra bu güzel binayı yapar ve 1970’lerin ortasına kadar burada yaşar. 1980’lerde devlete bağışlanır, restore edilip kültür evi olarak ziyaret açılır. Ne kadar ulvî bir davranış hayran olmamak imkansız. Mehmet Akif Ersoy İstiklal Mücadelesi Kültür Evi olarak ziyaretçilere açık. Alt katta millî mücadelede Burdur olarak: Kuvay-i Milliye hareketleri, İzmir’in işgalinin protesto edilişi, Burdur halkının cepheye silah taşıması gibi belge ve bilgileri göreceksiniz. Aynı katta 1.dönem milletvekilleri, Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri, Atatürk’in Burdur ziyaretini gösteren fotoğraflar var. Ayrıca, Anadolu’da bazı şehirlerde kurulmuş olan Burdur Müdaafa-i Hukuk Kadınlar Cemiyeti hakkında bilgiler yer alıyor. Üst katta Mehmet Akif Ersoy’un yaşamına ait bilgi ve belgeler ile sanal bir gösterim var.

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşımızın yazarı aslen Burdurlu değildir. Ancak, Burdur’dan milletvekili olmayı tercih edecek kadar Burdur’u sevmiştir.

Burdur’un tarih olarak şöyle bir geleneği var: antik kentlerinden itibaren kütüphaneler (Sagalassos, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait farklı kütüphaneler) bakımından çok zengin bir kent ve bugün Anadolu’da en çok kitap okuyan şehirlerden birisi. Okur-yazar oranı yüksek olduğu kadar Türkiye genelinde lise ve üniversiteye girişte yüksek başarılara sahip bir kent.

Bizi bilgilendiren Burdur Mehmet Akif Ersoy Kültür Evi görevlisi Mehmet Kılıç’a teşekkür ediyoruz.

Baki Bey Konağı

Burası özel mülk ve misafir evi. Öyle bir ev ki şahane bir konak. Aile üyelerinin tüm erkeklerine ikinci isim olarak verilen BAKİ adı nedeniyle buranın adı Baki Bey Konağı olmuş. Aslında esas ünvanları Çelikpaşazadeler. Soyadı kanunu ile Çelikbaş soyadını almışlar.

Fethi Çelikbaş, milletvekili olan ilk aile üyesi. İsmet İnönü’den sonra en çok milletvekilliği yapan ikinci kişi. Tek parti döneminde milletvekili, Demokrat Parti döneminde bakanlık, 1980 öncesi senatörlük yapıyor. 1980 sonrası Özal’ın karşısına aynı partiden cumhurbaşkanı adayı olarak çıkar. O’nun döneminde Burdur’a şeker fabrikası kuruluyor. Şeker pancarından şeker üreten bu fabrika devlete ait, özelleştirilmeyen ve aktif çalışan tek fabrikadır. Siz de soluksuz okudunuz mu burayı?

Salda Gölü

Burdur, Yeşilova ilçesinde dışa akışı olmayan kapalı havza ve hafif tuzlu bir göl. Deniz seviyesinden 1140m yüksek platoda ormanlık tepeler, kayalık araziler ve alüvyal ovalarla çevrili doğa harikası. Türkiye’nin en derin 4. gölü. (alan 44m2, derinlik 184m) Berrak, turkuaz renkli, huzur dolu ve bir o kadar görkemli doğa hazinesini ziyaret ettik. Önce Beyaz Adalar bölgesine gittik, park ettik ve elektrikli servis aracıyla sahile ulaştık. Gözetleme platformuna çıkarak gölü izledik, sahilde Salda yazıları önünde ikonik fotoğrafları çektik. Bu bölgede göle yaklaşmak yasak, halatlarla sınır çizilmiş. Göl suları çekildiğinde beyaz adalar görülüyormuş.

Sonra kendi aracımızla gölün diğer tarafındaki halk plajı bölgesine ulaştık. Sosyal tesisler yeni ve güzeldi. Burada gölün yanındasınız. Dokunabiliyorsunuz. Hissedebiliyorsunuz. Minik minik dalgası, havada şov yapan bulutlarla sanat eseri gibi gözler önünde oluşu paha biçilemez.

2019 yılından itibaren “Özel Çevre Koruma Bölgesi”. Yaşayan hayvan türleri: Pasbaş, patka ve dik kuyruk ördek Salda Gölü’nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlar. Sazan, ot balığı, Salda yosunbalığı, çamur balığı, ova kurbağası ve Natrix tessellata yaşar. Ot balığı Burdur, Salda yosunbalığı Salda Gölü endemikleridir.

Göl suyu magnezyum, soda ve kil bakımından zenginmiş. Uzmanların yaptığı araştırmalara göre şifalı özellikler barındırıyormuş.

Ceviz Ezme

Burdur’dan ayrılırken ceviz ezme tadın hatta alışveriş yapın. Her şey yerinde güzel olduğu için çok lezzetli. Ama büyük şehirlere göre şaşırtıcı şekilde uygun fiyatlı. Ben seyahatlarde alışveriş yapmayı, çantamı doldurmayı hiç sevmem. Bu kez aldım. Esas sebep lezzet miydi, fiyat mıydı emin değilim 🙂 Ama iyi oldu.

Sevgili okur, bir seyahatin daha sonuna geldik. Yazmak iyi oluyor. Bazı anılar tekrar canlanıyor. Özellikle komik olanlar! Biz Banu ile çok gülüyoruz. Gülmeye sebep buluyoruz. Anlatsak, komik değil ama ânı yaşamak paylaşmak çok kıymetli…

Tekrar başka seyahatlerde görüşmek üzere,

Armağan

Nisan 2025

Leave a Reply

Your email address will not be published.