Hafta içi gelen bir mailde gördüm Elif Kuşçul’un seramik atölyesini. Fotoğraf çekmek için güzel fırsat diye düşünerek hemen iletişime geçtim, sağolsun kabul etti.
İstanbul Üniversitesi Cam ve Seramik mezunu Elif, yaşı genç ama özgürlüğünü elde etmeyi bilecek kadar ileri. En azından ben özgür çalışmayı keşfedeli henüz 6 yıl oldu. Benden 20 yıl daha genç ama benden daha ileri, ne mutlu böyle insanlarla tanıştığımız için.
Mezun olduktan sonra Ayasofya restorasyonunda çalışırken, dedesinin Çengelköy’deki evinin alt bölümünde seramik yapmaya başlamış. Bu öyle bir hal almış ki üç yıl önce Çengelköy’ün yukarı bölümünde kendi atölyesini açmış.
Seramik yapmak nedir diye sorunca “Özgürlüktür. Beynimden geleni parmak uçlarımla yapabilmektir.” diye tarif ediyor.
Teknoloji sevmiyor. Sosyal ağlar kullanmıyor. Web sitesi yok, googleda ismini yazınca iletişim bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Bir bloğu var, onu da ablası açmış ve yönetiyor. Teknoloji çağına denk gelen hayatlarımızda, O’nun yaşında birinin teknolojiye sırt çevirmesi aslında şaşırtıcı değil. O içindeki sesi dinleyen, beyninden yola çıkan mesajları parmaklarıyla şekillere döken, bunun her anını iliklerinde canlı canlı hissederek yapan biri. Sanal alemle barışmaması belki bu yüzden.
Çocuklara seramik dersleri veriyor. “Onların enerjisiyle dolup, kendi üretimlerimi yapabiliyorum” diyor. Mesela Kütahya Seramik için üretim yapıyor. Biz orada iken çok tatlı bir öğrencisi Lal geldi. 4.5 yaşında ve incecik parmaklarıyla içinden geleni çamura işliyor. O’nun sakin ve becerikli halini, çamura hakimiyetini hayranlıkla izledik.
Ben de fotoğraf çekmeye başladım. Bu fotoğraf işi biraz tuhaf, çünkü farkında olmadan bencilleşiyorsunuz. Anı yakalama isteğiniz sizi biraz körleştiriyor. Tıpkı bugün beni körleştirdiği gibi. Ben sorular sorarak fotoğraflar çekerken ne Elif’i ne de Lal’i rahatsız edip etmediğimi yeteri kadar düşünemedim. Ta ki, Fatih beni, kaş göz işaretiyle uyarana kadar. Şimdi, düşünüyorum da ufak bir çocuğun hayal dünyasına, parmak uçlarından dökülecek mesajlara engel oldum mu acaba? Umuyorum ki hayır! Her bir kare fotoğraf o anın birer hatırası olarak kalacak. Bende de, Onlarda da anısı olacak ve belki ilerde diyecekler ki “hatırlıyor musun, bir gün bir kadın gelmişti, şak şak fotoğraf çekip durmuştu, işte bu o fotoğraflardan biri…”
Eğer çocuğunuz varsa ve beyninden çıkan mesajların özgürce parmaklarında şekil bulmasını istiyorsanız, bu atölye çalışmaları tam size göre…
Diğer yandan seramik atölyesinde fotoğraf çekmek benim için hayli güçtü. Mekan ufak, ışık çeşitli, kadraj ayarı zor. Bunlar beni bir üst basamağa taşıyan adımlar, varsın zor olsun zaten.
Sevgiyle,
Armağan Portakal
Ocak 2012
Leave a Reply