Hacker nedir? Oyuncu bir zekaya sahip, dönüştürebilme yetenegi olan herkes HACKER’dir.
Yoğurt kaplarından saksı yapan annelerimiz gerçek bir HACKER’dır.
Bugün, Teknolojik Anneler’in organize ettiği bir eğitime katıldım. Kısaca “İnternet Güvenliği”… EğitimiAlternatif Bilişim Derneği‘nde Kem Gözlere Şiş ekibi verdi. Dinledikçe, kendimi çırıl çıplak hissettim. Elbette, digital hayatla birlikte, kontrolumuz dışında izlenebildiğimizi biliyoruz. Yani, cep telefonumuz kapalıyken bile sinyal verdiğini, iz bıraktığını, wifi bağlı iken hareketlerimizin iz bıraktığını, cookieleri, trolleri… Bilgisayarımdaki kamera yara bandıyla kapalı, kontrolum dışı izlemesinler diye… Fakat bugün bu önlemimin bir fıkra kadar komik kaldığını anladım. Dedim ya kendimi çırıl çıplak hissettim.
Dünyada muktedirler ve muktedir kalmak isteyenler ya da ne kadar masum nedenlerle olursa olsun, izliyor ve kayıt altına alıyor insanları. Bizleri, şirketler için istatistik dataya dönüştürüyor. Bilişim geliştikçe, bilişim teknolojini ilgilendiren yasalar da değişiyor, çeşitleniyor. Gözleme ve denetim isteği, internetin biz sade vatandaş kullanıcıların mecra bularak kendini ifade etmesine olanak sağlarken, bizi birer dataya dönüştürüyor. Ve hoşa gitmeyen durumlar için de SANSÜR ortaya çıkıyor. Sansür, fikre yapılan işkencedir diyor Alternatif Bilişim Derneği…
Erişim Sağlayıcıları Birliği oluşturuluyor. (Avea, Turkcell, TTnet vs) Tüzel kişi olunca, bir mekan, sekreterya vs gerekiyor… Bu oluşum büyüdükçe maliyet artıyor ve faturalarımıza yansıyan bu bedel bizi izlemeleri için üste para verdiğimiz bir sarmala dönüşüyor.
Internette bütün hareketlerimiz izleniyor ve kayıt altına alınıyor. Sosyal medya olarak hayatımıza giren Facebook ise bunu alenen yaptığını saklamadan zaten sözleşmesinde bile duyuruyormuş. Yani, bizim datamızı paylaşıyor. Gerçi, bu yazdıklarım sürpriz değil, elbette bu devirde digital bir şey paylaşıyorsak, hızla yayılabileceğini biliyoruz. Fakat, burada önemli nüans, kendimize ait paylaşımları yapıyor olmak bana göre. Resimleri etiketlerken düşünmek, kendimizi etiketlemekten bahsetmiyorum. Kişisel haklarını düşünerek başkalarını etiketlemekten söz ediyorum. Eğitimi verenler özellikle ÇOCUKLAR üzerinde durdu. Siz masum bir ebeveyn olarak çocuklarınızı bebeklikten itibaren paylaşmaktasınız ama bir yerlerde tüm gelişimi, geçirdiği hastalıklar, eğitimi, hobileri vs gibi tüm hayatı birileri tarafından kayıt altına alınıyor. Belki ilaç sektörüne, belki eğitim sektörüne vs data olarak gidiyor. Belki, ilerde iş hayatında, özel hayatında karşısına çıkacak istemediği bir duruma yol açacak. Çocuklarınıza ait paylaşımlarda düşünün derim. İleride siz sormasın “Anne, baba ne yaptın sen ya!” diye…
Bu konuda en önemli siteler Google, Facebook ve Amazon imiş. Kendimi düşündüm. Google ve Facebook digital hayatımın neredeyse tümünü oluşturuyor. Bana dair pek çok bilgiyi ben kendi ellerimle veriyorum. Beni neden izlesinler ki, ne olacak, saklım gizlim yok diyebilirim. İllegal olmaya gerek yok dediler, siz markalar için kullanılan bir data oluyorsunuz, hayat tarzınız, ne zaman nerede kimlerle olduğunuz vs bilgiler reklamcıların işine yarıyor dediler…
Ülkeler, vatandaşlarını izlemek için sistemlerini kurmuş. Öyle büyük paralar da değil devlet bütçelerini düşünürsek. Normal bir devletin 2 yıllık saklama bütçesi 10.5 Milyon Euro imiş… Nedir ki şirketler bile bu bütçeyi harcayabilir.
Son dönemde Twitter yasaklanınca Hotspot ve Tunnelbear hayatlarımıza girdi. Hemen mobil cihazlara indirdik. Fakat onlar da güvenli değilmiş. Açık kaynaklı olmayan uygulamalardan korkun diyorlar. Bir de bedava olan uygulamalardan. Sizden kazanmıyorsa, sizin üzerinizden başkalarına hizmet ediyordur mantığı bana da mantıklı geliyor. Özgür yazılımlar güvenlidir, çünkü yüzbinlerce gönüllü tarafından geliştirilmekte, kontrol edilmekte, test edilmektedir diyorlar.
İnternet tarayıcı olarak Firefox ve Chrom tavsiye ediliyor… Safari’den uzak durun dediler. Apple bilgisayarım var, düne kadar Safari kullanıyordum, Iphone telefonum var… Yani kendimi tepside sunuyorum anlamına geliyor. Tabii Microsoft da aynı şekilde… Açık kaynaklı uygulama Linux kullanın diyorlar…
Yapacağımız şey şu: Şifrelemek. Julian Assange demiş ki “Bilgiyi şifrelemek, şifresini çözmekten daha kolaydır.”
Maillerimizi şifreleyeceğiz arkadaşlar. Bunun için Thunderbird ve enigmail uygulamalarını adım adım yapabilirsiniz. Maillerinizi şifreli şekilde gönderebilirsiniz. Şifre uygulamasını ne kadar artırırsak o kada faydalı. Karşılıklı etkileşimle kullanılabiliyor. Yani bende şifre kurulu sizde yok işlemiyor. Şifreli yazışmayla verilerimizin takip edilerek okunmasını engellemiş oluyoruz.
Biz eğitimin ikinci modülünü de alacağız. Teknolojik Annelere teşekkürler bu organizasyon için. Fakat dediğim gibi eğitim sonrası kendimi fazlasıyla şeffaf hatta çıplak hissettim. Ancak, hayat da devam ediyor. Paylaştıklarımızı bilinçli yapalım, kendimizden başkalarını etiketleme olayına dikkat edelim, çocuklarımız adına paylaşımlarımıza dikkat edelim ve şifreli hayat geçmeye başlayalım. Ayak izlerimizi takip etmesinler…
Fakat, tüm duyduklarıma rağmen Facebook’tan vazgeçmem zor. Hikayeler ve fotoğraflar için en keyif aldığım mecra… Kullanıma dikkat edecek ve devam edeceğim.
#cryptoparty
04 Nisan 2014
Leave a Reply