Evet, bu sefer şehrin dışında ama aslında içindeydim. Aylar önce bir arkadaşım tavsiye etmişti. Gidilip görülecek yer önerilerini, kesip biriktirdiklerimi bir dosyada tutuyorum. Bu hafta kısmet Cam Ocağı oldu.
Araba varsa Fatih Sultan Mehmet köprüsü yönünde Kavacık’a gidip Riva yönünde dümdüz ilerle. Önce Değirmendere ardından Paşamandıra levhalarını takip et. Yol üstünde solda Cam Ocağı karşına çıkıyor. Pazar günleri de açıklar ve üretimi gezebiliyorsun. Zaten yurt içinden ve dışından çok ziyaretçileri olduğu için üretim bölümünde anfi şeklinde düzenlenmiş izleyici sandalyeleri var. Ayrıca, eğitim ve atölyeler de düzenleniyor. Web sitelerinde duyuruları var. Benden başka izleyen olmadığı için çok şanslıydım ama aynı zamanda öğle tatiline girmelerine sadece 45 dakika kaldığı için elim ayağıma biraz dolaştı. Bu süre içinde akışı anlamam, sonra da hızlı çalışan her bir ustanın hareketlerini yakalamam gerekiyordu. Maharetleri rutin ama hızlıydı. Normal mesai saati içinde olduklarını bilmek de onlarla sohbetimi kısıtladı. Nedense, soru sorarsam işlerini engellerim duygusuna kapıldım ki gayet mantıklı. Zincirlerle ayrılmış bölümün dışına çıkmadan, koltukların arasında aşağı yukarı inerek görüntü yakalamaya çalıştım. Benim için özel gösteri de yaptılar, fotoğrafını çekebileyim diye. Sağolsunlar, kocaman şişe gibi camlar işte bu fotojenik objeler .
Ustaların her bir hareketi ritüel gibi. Bazen sadece bakıyor sanıyorsunuz oysa elinin hafif hareketiyle yuvarlama yapıyor.
Bu aralar camdan gidiyorum. Odunpazarı’nda da Çağdaş Cam Müzesi’ni gezmiştik. Cam Ocağı’nın web sitesinde (camocagi.org) şöyle bir tanım var: “Cam, bir malzeme olarak sihrini, varlığının benzersiz biçiminde taşır. Maddenin halleri içinde zarafetle dans eder. Ve onun sırrını çözmeyi başaran cam ustalarının elinde bir sanat eserine dönüşür.”
Bu güzel tanımın üstüne ben bir kelime koyamadım. “Varlığının benzersiz biçimi” kadar güzel başka bir tanımlama olabilir mi? Özgün, zarif, sağlam gibi tanımlar bir çırpıda aklımdan geçiyor ama sığ kalıyor, oysa cam çok derin!
Ahmet Özdeniz, camdan minik bir semazen yaptı. Her anını fotoğrafladım ve bunlardan bir de video yaptım. Adını da “Camın Seması” koydum. İzlemek için lütfen tıklayın.
Fotoğrafta kendimi geliştirmek ve zamanla yarışmak adına iyi bir gündü. İçeride hem gün ışığı, hem beyaz, hem de sarı ışık vardı. Dolayısıyla fotoğraf makinemde beyaz ayarı, ISO, diyafram ayarları beni epey terletti. Ustalar o kadar hızlı çalışıyor ki netlik ayarını doğru yapıp hareketi yakalamak gerçekten zordu.
Sevgiyle,
Armağan Portakal
26.12.2011
- Riva
- Riva
Leave a Reply