Şezlonga uzanıp, elimde soğuk içecekle güneşlenmeyi! Sabah geç kalkmayı! Tatil deyince tembelce salınmayı! Ben bilmez miyim havuzlu villada keyif çatmayı? Bilirim, bilirim de istemem öylesini. İçimden gelmez, sevmem çünkü. Sorun bakalım evindeki kanepeye kaç kere oturdun, ayaklarını uzattın diye.
İki yıla yakın zamandır zeytinciliğe başladık. Bizim mahsülümüz var artık. Zeytin var, bostanda ata tohumlarıyla domates, patlıcan, patates, börülce, fasülye var. Arı kovanlarımız var. Dört tavuk ile başladığımız koca bir ordumuz var bahçede özgürce gezinen. Evlat gibi iki köpeğimiz var.
Üretimimiz var. Artık reçelimiz, enginar konservemiz, siyah ve yeşil zeytinlerimiz var. Turşularımız olacak, domates kurularımız.
Sıcakta, soğukta ürettiğimiz ürünler. Gözümüz gibi baktığımız, güneşte pişirdiğimiz reçeller, ellerimizle tek tek topladığımız zeytinler, konserveler… Sabah erken kalkıp, önlükleri giyip, başımıza yemenileri geçirip, bir ciddiyet içinde çalışıp ortaya çıkardığımız ürünler. Keyifli bir yorgunluk sonunda kavanozu elimizde tutmanın ölçülemez hazzı var. Ablamın, annemden öğrendiği hassasiyetle, her defasında heyecandan dudakları uçuklayarak pişirmeleri, kotarmaları, elinin sihirli bir ayarı var.
Neden bunca iş?
1992 yılında başladığım çalışma hayatımda pazarlama kadrolarında görev yaptım. Katma değer yarattığımız ama günün sonunda bana ait olmayan ürünlerin, soyut hazlarıyla geçti iş hayatım. Hep istedim ki, ben somut bir şey üreteyim. Benim olsun. Ellerimle tutayım. O yüzdendir fotoğrafa merakım, o yüzdendir yazma çabalarım. Bana ait izler olsun diye gayretlerim.
Zeytinliğimizi bu yüzden bir çiftliğe dönüştürmek istedim. Yaşayan, üreten bir yer olsun. Yazları kapısı açılan sonra aylarca boş duran bir yer olmasın diye çıktık yola. Hem zihnimiz, hem toprak üretsin. Toprağın bereketini küstürmeyelim. Onu kimyasallarla yormayalım. Kadim hafızasına hürmet edelim. Bereketini, ailemizden öğrendiğimiz geleneksel yöntemlerle ürünlere dönüştürelim. Sağlıklı üretelim, sağlıklı yiyelim istedik.
Yorulmak nedir bilmeyen ve “yoruldum” diyenden haz duymayan bir kadının kızıyım ben. Ve ne mutlu ki yalnız değilim. Hayalimi destekleyen birlikte yol aldığım en başta kocam, emekleriyle her zaman yanımda olan yorulmak nedir bilmeyen kız kardeşlerim, ürünlerimizin değerini bilen sizler iyi ki varsınız.
Biraz duygulandım galiba. Sevgiyle kalın, toprağın bereketi bizimle olsun.
Armağan
07.2016
özge arpat
CANIM BENİM SEN NE ŞAHANE KADINSIN YA.. ELLERİNİZE, YÜREĞİNİZE SAĞLIK.. ÖPÜYORUM ÇOK ÇOK….