ŞİRE FESTİVALİ

1024 576 Armağan Portakal

Videoyu, çektiğim fotoğraflarla ben hazırladım.

Daha bir yıl dolmadan üçüncü kez Gaziantep’teydim. İlki fotoğraf çekmek içindi. Zaten herşey böyle başladı. Farklı ve değerli hikayelerle zenginleşerek eve dönmüştüm. Bu çalışkan ve üretken kente hayran olmuş ve “Emeği Yücelten Şehir” diye tanımlamıştım. İkinci ziyaretimin sebebi ise daha ilginçti çünkü 19. Ulusal Pazarlama Kongresi’nde Gaziantep’I anlatan sunumu ben yapmıştım. Ve sonuncusuna karı koca beraber geldik, bu kez kentin gurme yanına tanık olduk. 2.Uluslararası Gaziantep Şirehan Yiyecek İçecek Festivali’ne katıldık.

*** *** ***

25-28 Eylül tarihlerinde yapılan festivalde “şire” yapımını izledik. Üzüm kesme ritüelini katılan konuklarla beraber yaptık hatta kestiğimiz üzümler şire yapımında kullanıldı. Bağda kahvaltı hazırlanmıştı. Gözlemeler açılıyordu bir yandan. Ufak çocuklar ağaca bağlanmış bir halatı salıncak yapmış eğleniyorlardı. Mutluluğu üretebilen akıllı çocuklar…

*** *** ***

Rahat keyifli bir ortam. Kasmayan bir organizasyon, sıcak ve samimi evsahipliği…

Koordinatörlüğünü Gaziantepli değerli yazar Ahmet Ümit’in üstlendiği bu festival nasıl ortaya çıktı merak ediyor musunuz? Bir çocuk düşünün ailesiyle memleketinden çıksın, İstanbul’a yerleşsin. Çalışsın çabalasın, esnaflığı öğrensin ve başarılı bir işadamı olsun. Hayatının önemli kısmı orada geçse bile “İstanbullu” değil, İstanbul’da bir “Gaziantepli” olarak anılsın. Gaziantep mutfağını anlatmak, tanıtmak için projeler üretsin.

İpek yolu üzerindeki en büyük kervansaray Şire hanı, Gaziantep’te bugün yetişkin yaşta olanların çok net hatırladığı ticaret merkezi. Türkiye’ye şire (şıra), pekmez, üzüm gibi malzemelerin gönderildiği ticaret borsası yani epey mühim bir yer. Geçirdiği yangınlarla bakımsızlığa terkedilen, harabeye dönen muazzam tarihi doku. Yap-işlet-devret modeliyle farklı şirketler tarafından kullanılan hanın son kiracısı, İstanbul’da yaşasa da “Gaziantepli” kimliği ile anılan Tahir Tekin Öztan, Şirehanı restore eder, tarihi dokusunu koruyarak butik otele dönüştürür. Hanın manevi mirasını devam ettirmek amacıyla gurme kent Gaziantep’e yakışacak bir yiyecek içecek festivali düzenlemeye karar verir ve tüm ekip kolları sıvar.

Festivalin asıl amacı Gaziantep mutfağını anlatmaktır. Çünkü, bir şehrin veya ülkenin tanıtımının o ülkenin mutfağından geçtiğine inanır. Der ki “Benim mutfağım dünyadaki en büyük mutfaklardan biri. Fakat bunun farkında değiliz. Biz bunu örf, adet ve geleneklerimizle farkettirmeye çalışıyoruz. Ömrümün sonuna kadar yetecek parayı kazandım. Bundan sonra kazandıklarımı kendi şehrime yatırayım ve bir ayak izi bırakayım istedim. Şirenin tanıtılması lazım diye düşündüm. Üzümün suyundan yapılan ürünlerin yapıldığı günün adına şire denir. Eskiden bütün Türkiye’ye sucuk, bastık, incir, üzüm şire hanından dağılırdı. Şimdilerde burada bağcılık yok olmaya başladı. Üzüm dalında kalırsa, şire yapılmazsa, gelir elde edilmezse çiftçi bağını odun yapar atar. Ürünlerin içine de doğal şire yerine glikoz girmeye başlar.”

Bilgi aşısı!

M.Ö. 4000 yıllarına uzanan geçmişiyle dünyanın en eski şehirlerinden birisi ve mutfağına ismini verecek lezzet zenginliğine sahip bir kent Gaziantep. Sanayi, turizm ve gurme mutfağı ile diğer kentlerden farklılaşıyor. Hatta başka hangi ülkede böyle bir kent var diyecek kadar memleketi konusunda iddialı. Bu özellikleri farkettirmek için dünyadan yabancı şefler davet edilmiş. Aslında burada yapılmak istenen, Gaziantep’in gurme zenginliğini anlatmak değil bizzat yaşatmak. Yaşatarak hafızalarımıza kazımak, uzak diyarlara taşımak. Bir anlamda bilgi aşısı bu. Dünyanın ve ülkemizin değişik yerlerinden gelen konuklarla birlikte öğrendiklerimizi, tadına baktığımız lezzetleri çevremizle paylaşmaya başladık. Bu satırları okuduğunda ve aktardığında sen de bilgi aşısına dahil oldun. Festival boyunca yaşadıklarımız, bizim için birer deneyime dönüştü. Duygularımızla harmanlandı. Artık hafızamızda yeri var. Ve tadına baktığımız beyran çorbası, katmer, sıkma, gözleme, meyan şurubu, tatlılar, kebaplar ile damağımızda izi kaldı.

Steak de bir kebaptır diyen Öztan, hatta insanoğlunun ateşi bulmasıyla kebabın hayatımıza girdiğini, ateşte pişen her ete kebap deneceğini, kebabın

Insanlık tarihinde sosyalleşmeyi sağladığını da söylüyor. İster barbekü, ister mangal, ister kebap densin milyonlarca yıllık bir gelenektir diyor. Bunu dünyada en iyi Türkiye, Türkiye’de de en iyi Gaziantep yapar diyerek memleketi hakkında iddiasını ortaya kokuyor.

Ahmet Ümit ismi verildi

Önemli bir detayı sona sakladım. Şirehan otele giderseniz bir odasına yazar Ahmet Ümit isminin verildiğini göreceksiniz. Avluda hepimiz bir araya geldiğimizde Tahir Tekin Öztan “Şire festivalinden daha önemli bir işimiz var.” diyerek seslendi hepimize. Gaziantep’in değeri, gururu Ahmet Ümit için manevi desteklerinin az bile olduğunu vurguladı. Babasının dükkanının bu hana çok yakın olduğunu, çocukluğunun buralarda koşturarak, oynayarak geçtiğini anlatan Ahmet Ümit hem hatırası olan hem de Gaziantep’i Gaziantep yapan anıt binaların başında gelen böyle bir mekanda bir odaya adının verilmesinden büyük gurur duyduğunu anlattı ve ikisi aynı anda “İstanbul’da, önce Gaziantep diyoruz!” diyerek açılışı yaptılar.

*** *** ***

Adettendir yediğim içtiğim bende kalsın, gördüklerimi anlatayım istedim. Ülkemizin gurme ve emeği yücelten kenti Gaziantep için köklerine hizmet eden bu festivalin sadece Gaziantep değil Türkiye için bir tanıtım, kültürel ve uluslararası bir kampanya olduğunu düşünerek noktamı koyuyorum.

Damaklarımızda sevginin tadıyla,

09.2014

İlginizi çekebilecek diğer yazılarım:

19.Ulusal Pazarlama Kongresi

Gaziantep yazılarım

Leave a Reply

Your email address will not be published.