Biz yani gezgin dostum Banu ve ben, İki Kadın Anadoluda diyerek yola çıkmıştık. Neden yola çıkmıştık? Bunun hikayesini başka bir zaman anlatırım. Gaziantep ilk durağımızdı. Aslında transit geçmeyi planlamıştık. Kantara Turizm sahibesi sevgili Hasibe Sözmen, kahvaltı etmeden olmaz dedi. Kahvaltı dedikleri sofra karşısında nuktumuz tutuldu. Yok yoktu. Böyle olur ‘Gaziantep sofrası’ dediler. Tatlı yedik, tatlı konuştuk, laf lafı açtı, bir proje ortaya çıktı. Hasibe Sözmen “Gaziantep Gastronomi Turları yapılacak, işte bu iki ustamla birlikte” diye noktayı koydu, katmerci Akşam Simit ve baklavacı Çelebioğulları firma sahiplerini işaret ederek.
Sıcak katmer nefisti. Fakat elle yiyeceksiniz. Çatalı metali değirmeyin derim. Isırırken duyacağınız “hışşş” sesi lezzetinden öte sizi kendine hayran bırakacak. İncecik açılan hamur içinde bol fıstık, bol kaymakla fırından çıkıp masaya gelmesine sabretmeniz epey zor. Yemek değil, sanat eseri.
Baklava ustası 8 yılda yetişiyor
Bir baklava ustasının 8 yılda yetiştiğini öğrendik. Onu da çatalla yemeyin diyorlar. Isırın ve ağzınızda hissedin. O kadar çok el emeği var ki. Her kademesi ayrı usta tarafından yapılıyor. Hamuru açan ayrı, tepsiye dizen ayrı, kesen ayrı, ilk yağı veren ayrı, fıstığı koyan ayrı, fırına veren ayrı… Fıstık herhangi bir fıstık değil. Birecik Halfeti arasındaki ovada sezonun ilk hasadı. Temmuz ve ağustosun 45’C’lik sıcağını görmüş ve yağlanmış mahsül. Çünkü, ilk hasattaki yağ ve lezzet oranı çok yüksek. Fıstık ağacı birer yıl arayla ürün veriyor. Bu sebeple, üreticiler her yıl ağaç dikiyorlarmış.
Baklava ustası Kadir Kocaoğlu “25 yıldır yapıyorum bu işi. Okulu yok. Çıraklıktan öğrenmek, erken yaşta pişmek şart. İlkokulu bitiren çıraklıkla başlar mesleğe. Sabah ezanıyla birlikte atölyeye gelinir. Hamur açılır. Önce alt döşeme yapılır. Fıstık, kaymak derken üst döşemeye geçilir. Yüzlük aşamasından sonra kenarı çekilir, yağı verilir. Fırına sürülür. Yarım saat kadar piştikten sonra 105-107 ‘C kaynamış şurupla şekerlenir.” diye anlattı. İşte bu yüzden baklavayı çatalla yemek, bağrına hançer saplamak gibi.
Gaziantep’e ilk gelişim değil. Bloğumda büyüteç işaretinden aratarak eski yazılarımı okuyabilirsiniz. Bence okuyun. Çünkü, Gaziantep’ten çok önemli hikayelerle dönmüştüm. Son kalan kutnu çözgücüsü ve deveresi, Kurtuluş Savaşında düşmanı şehirden uzak tutmayı sağlayan kahraman kadınları ve taktakı aletini, yemeni ayakkabının müthiş hikayesini, bakırcılar çarşısında çırak gençkızları, yuvarlamanın çorba değil ana yemek olduğunu ve dahalarını lütfen okuyun. Emeği Yücelten Şehir Gaziantep el sanatı, el emeğiyle tanışın. (Gaziantep ile ilgili çok yazım var. Bir tanesine daha kolay ulaşmak için tıklayın.)
#2kadinanadoluda
Bu gezimiz fikir açısından da bereketle başladı. Hasibe Sözmen ile zaten tanışıyordum. Ruhumuzu, niyetimizi anlatmamıza gerek kalmadı. Biz, turist gibi yüzeysel dolaşmak istemiyorduk. Amacımız Anadolu’ya uzaktan bakmak değildi. Yakınlaşmaktı, yerele dokunmaktı. Tarzımızı biliyordu, yaptığı programın güzel olacağından emindim ama mükemmel olacağını tahmin edememişim. Sevgili Hasibe şahsında, Anadolu’nun çalışkan, üretken kadınlarına selamla yazıma son veriyorum.
Sevgiyle üretmeye devam…
Armağan
Nisan 2016
İletişim için: Kantara Turizm – (+90-342) 220 63 00–01, iletisim@kantara.com.tr
#2kadinanadoluda gezilerimizi takip etmek için:
nigar kesimova
harika yemekler